okumali

Üye Girişi

Site İçi Arama

Ziyaretçi İstatistikleri

mod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_counter
mod_vvisit_counterBugün109
mod_vvisit_counterDün415
mod_vvisit_counterBu hafta2495
mod_vvisit_counterBu ay1466
mod_vvisit_counterHepsi1855964

Kimler Sitede

Şu anda 8 ziyaretçi çevrimiçi

Gözyaşı ve Ter

Acının ve ıstırabın her türlüsüne şahit olduğumuz bu zaman diliminde duygusal patlamalar ve zihinsel dumur hali yaşıyoruz.Öznesi olamadığımız bir dünyada sunulan/verili her ne varsa sorgulamaya dahi ihtiyaç hissetmeden içselleştiriyoruz.Maruz kaldığımız darbeler,bilincimizi  zedeliyor.Bilinç yitimi, hem kendi kuşağımızı hem de gelecek kuşakları tehdit ediyor.Tarihi sorumluluklar alamamak ve tarihin dışındaymış gibi hareket etmek, edilgenliğimizi pekiştiriyor.

Karşı karşıya kaldığımız her zulümde sadece gözyaşı dökmek ya da slogan atmak haricinde bir şey yap(a)mıyoruz. Hayatı, ‘’kahrolsunlar’’ ve ‘’yaşasınlar’’ etrafında yaşamaya çalışıyoruz. Slogan atmanın vicdanlarımızı rahatlatacağı düşüncesi, özneleşmemizi ve sorumluluk almamızı engelliyor.

 

Adlandırma Krizi

Allah’ın Ademoğluna en büyük ikramlarından biri hiç şüphesiz isim verme/adlandırma yeteneğidir.İnsanın ilk prototipi olan Adem(a.s) bütün isimler/esma öğretilerek yeryüzü sahnesine gönderilmişti.Adem(a.s), Allahtan öğrendiği isimler doğrultusunda hayatını tanzim etti.Adem(a.s)’in bağışlanması, Allah’tan öğrendiği isimler vesilesiyle oldu.Adem(a.s), aynı zamanda,varlıkları/eşyayı/olayları/olguları isimlendirme yeteneği ile de donatıldığı için meleklerden üstün kılındı.Meleklerin Adem hakkındaki zanlarının yersizliği onun rabbinden öğrendiği isimleri söylemesiyle belirginleşmiştir.

 

Fergana Vadisi'nden Virginia'ya

Hatıra yazmanın ölümün elinden bir şeyler kurtarmak olduğunu söyler Andre Gide.Hakikaten de yaşanmışlıkların objektif olarak ortaya konulduğu hatıratlar, bir tarih kitabı kadar önemlidir.Tarihçiler açısından  hatıratların tarihi bir veri olarak kabul edilip edilmediğini bilmiyorum .Ancak şüphesiz tarihi sıkıcı olmaktan kurtaran da hatıratlardır.Bazen hatıratların sayfaları arasında kendimizi buluruz.Hatıratlar,vakanüvistlerin rasyonel bir bakış açısıyla kaleme aldıkları olayların aktarımı gibi sıkıcı değildir.Bir kişinin anlatımı olduğundan ve olaylar, hatıratı kaleme alan kişi tarafından yorumlandığından,bu eserleri tarihi bir belge olarak kabul etmeyenler çıkabileceği gibi ;belli bir dönemin sosyo-kültürel,politik,entelektüel ve ekonomik verileri üzerinde malumat sahibi olmak için bu tür eserleri önemli sayanlarda olmuştur.

 

AYART(IL)MA

Mısır ve Suriye özelinde yaşananlar  hakkında ,maalesef, Müslümanların küresel enformasyon odaklarının ayartıcılığına kapıldığını ifade etmek durumundayız.Müslüman halklar kendi aralarında sağlıklı ve güvenilir bilgi akışını sağlayacak bir zeminden uzak olduklarından,Mısır ve Suriye hadiselerini değerlendirirken tezlerini küresel enformasyon kartellerinin verdikleri malumatlar üzerine kurmak zorunda kaldılar.Bu enformasyon kartelleri ise olayları anlatmada seçtikleri ‘’dil’’ ile kasıtlı bir ayartıcılık görevi yaptılar.

 

Batıni Despotluklar

Efsaneler, belli bir dönemin muhayyilesi hakkında fikir vermesi açısından oldukça önemlidir.İnsan, idealize ettiğini efsaneler yoluyla ortaya koymaya çalışır.Efsaneler gerçeklik payları olmamasına rağmen üretildiği dönemin dini,siyasi/politik,insan ve kainat hakkındaki kanaatleri hakkında önemli veriler sunar.İnsan neden efsane üretme ihtiyacı hisseder?Neden olağanüstülükler insanı cezp eder?Sorularına isabetli cevaplar üretebilirsek efsaneleştirmenin neden bugün bile oldukça popüler oluşunu izah etmiş oluruz. 

 

Gençlerle Başbaşa

Ali Fuat Başgil Hoca daha çok Türk siyasal hayatındaki yeri ile tanınır.Vefatına kadar sürdürdüğü milletvekilliği görevi ve öncesinde senatörlük yılları ,hocanın hayat hikayesinin en ilginç dönemlerini oluşturur.Senatörlük yıllarında adının cumhurbaşkanlığı adaylığı için geçmesi malum çevrelerde rahatsızlık uyandırdığından hoca ölümle tehdit edilmek suretiyle bu adaylıktan vazgeçirilmiş ve bir müddet İsviçre de yaşamak zorunda kalmıştır.Çok partili siyasal hayata geçiş sonrası yönetim erkini ‘’çevre’’ ile paylaşmak istemeyen seküler Kemalist zevatın her cumhurbaşkanlığı seçiminde aynı senaryoyu işleteceğini sonraları daha bariz bir şekilde görecektik.Nitekim bugünkü cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün seçim sürecinde yaşananlar ve sözde değil özde laik diskurları ile 367 gibi ucube hukuki uygulamalar hatırlandığında, Ali Fuat Başgil Hoca’ya yapılanların başlangıç olduğu kabul edilebilir.

 

Enformatik İğfal

Bilgi sahibi olmak fikir sahibi olmanın ilk ve en önemli şartıdır.Sahih bir fikre sahip olmanın öncülü sahih bir bilgilenmedir.Sahih bir fikre sahip olmak ,aynı zamanda, sahih bir eylemliliği de beraberinde getirir.Bu nedenle bilgi,fikir ve eylem arasında oldukça kuvvetli bir ilişki vardır.Eylemselliği zaaf içerisinde olan bir fikrin, sahih bilgilenme problemi var demektir.Yaşadığı döneme/zamana/zemine hitap edecek bir fikre sahip ol(a)mayan bir zihin sahih bir bilgilenme problemi yaşıyor demektir.

 

Ulusçuluk Belası

Ulusçu argümanlar ve ulus temelli kavramsallaştırmalar zihinlerimizi köreltiyor,ümmet perspektifimizi ve duyarlılığımızı zedeliyor.Ölümler dahi etnisiteler üzerinden anlamlandırılmaya çalışılıyor.Daha dün sayılabilecek bir zaman diliminde coğrafyamızda üretilen ‘’sınır’’ olgusu müslüman zihinlerde kabul görüyor ve hatta kutsanıyor.Emperyal amaçlarla ve tefrikayı derinleştirmek amaçlı etnik ve mezhebi argümanlar üzerinden oluşturulan ‘’sınır’’lar, ümmetin sorunlarını mekana hapsederek bölgeselleştiriyor.

İnsanlık adeta kalp travması yaşıyor. Bu travmanın müslüman olduğunu iddia edenlerde de çoğaldığı süreçlere şahitlik ediyoruz.Müslüman kimlik evrensel bakması gereken meseleleri ulus temelli olarak yorumlayabiliyor.Ulusçuluğu mağlup edebilecek bir kalp kıvamına sahip olması gereken Müslümanlar bile kendilerini ulusal argümanlar üzerinden tanımlayabiliyor.