okumali

Site İçi Arama

Ziyaretçi İstatistikleri

mod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_counter
mod_vvisit_counterBugün610
mod_vvisit_counterDün527
mod_vvisit_counterBu hafta1783
mod_vvisit_counterBu ay12014
mod_vvisit_counterHepsi1839023

Mısır'dan Sonra Sıra Türkiye'de (mi) ?

Mısırda Müslüman Kardeşler Hareketi’nin adayı olarak bir yıl önce cumhurbaşkanı seçilen Muhammed Mursi’nin askeri cunta tarafından görevinden alınması Türkiye de ki ulusalcı/laik/Kemalist vb. çevrelerde bir heyecan oluşturmuşa benziyor.Adı geçen çevreler Mursi’nin en yakın dostu ve destekçisi olan Tayyip Erdoğan’ın da aynı akıbete maruz kalması için ellerinden gelen her türlü manipülasyonu ve dezenformasyonu yapmaya teşne bir görüntü arz ediyorlar.

Gezi parkı olaylarında daha bir barizleşen Erdoğan karşıtlığı,şimdilik dinmiş gibi görünse de önümüzdeki günlerde hangi argümanlarla ve ne tür ayartıcılıklarla ortaya çıkacağı belirsizliğini koruyor. Her ne kadar hükümet çevrelerince bu tür yıpratma operasyonlarına karşı dikkat çekilmiş olsa da bunun frenlenmesi oldukça zor görünüyor.

Gezi parkı hadiseleri birbirleriyle alakasız gibi görünen grupları ve aralarında ideolojik uçurumlar bulunan kitleleri bir araya getirmesi açısından dikkatle incelenmeyi hak ediyor. Nitekim Mısır da Hüsnü Mübarek diktatörlüğünün yıkılması Gezi Parkı olaylarında gördüğümüz gibi 6 Nisan hareketi,Halit Sait hareketi ve Kifaye Hareketi gibi aralarında laik,liberal,Nasırcı ve yer yer İslamcıların bulunduğu alakasız grupların  ‘’otoriterleşme’’,’’diktatörlük’’ ve ‘’daha fazla özgürlük’’ gibi sloganlar etrafında organize olması sonucu gerçekleşmiştir.Bu çerçevede Mısırda ki en önemli sivil toplum kuruluşu olan 6 Nisan Hareketi Sırbistan merkezli OTPOR hareketi tarafından eğitilmiştir.OTPOR hareketinin bugünkü resmi yüzü olan CANVAS(uygulamalı şiddet karşıtı eylemler ve stratejiler merkezi)’ın resmi sitesinde 6 Nisan Hareketine verilen destek açıkça ifade edilmektedir.

Mursi’nin görevinden alınma sürecinde sıklıkla dillendirilen otoriterleşme ve hayat tarzına müdahale argümanlarının Türkiye’de de benzer şekilde dillendirildiğini hatırlamak gerek.On küsur yıllık iktidarıyla Ak Parti’nin çevrenin merkeze taşınmasında oynadığı aktif rol ve bölgesel aktörlükte ısrar etmesi nedeniyle gerek içerideki ulusalcı,Kemalist ve laik elitler gerekse de dışarıda-özellikle de Suriye tutumu,Kuzey Irak Bölgesel Yönetimiyle geliştirilen ilişkiler,İsrail karşıtlığı ve Mursi’nin yanında yer alışı nedeniyle-ABD/AB ve İran/Rusya hattını rahatsız etmektedir.

Bu nedenle 2014 seçimlerine kadar geçecek süre önemlidir. Bu dönemde,Mursi’nin devrilmesinin sağladığı psikolojik motivasyonla,küresel sistemin ağababaları ve ulusalcı/laik/Kemalist unsurlar ittifakı;

a)Çözüm sürecinin kesintiye uğratılması amacıyla Kandil veya İmralı’dan bağımsız olarak hareket eden veya süreci teslimiyet olarak adlandıran küçük gruplar tarafından münferit saldırılar organize etmek;

b)Türkiye’nin Suriye deki tutumundan dolayı İran destekli olarak alevi-sünni çatışması- ki bunun işareti Reyhanlıda ve Gezi Parkı olaylarında verilmişti.

Gezi Parkı hadiselerinin aktif destekçisi Alevilerdi.-çıkarmak;

c)Mısırdaki darbeye bölgede en sert tepkiyi vermesinden ve yeni kurulan cunta hükümetine tavır almasından dolayı Türkiye’nin sıcak para sirkülasyonunu Suud ve Katar gibi Körfez krallıkları üzerinden baltalamak;

d)Suriye’nin geleceği için ABD ve Rusya öncülüğünde gerçekleştirilen ve AB’nin de katıldığı Cenevre görüşmelerine Türkiye’nin katılmayışı adı geçen ülkelerde ciddi bir rahatsızlık oluşturmuş durumdadır. Çünkü Suriye’de Türkiye’nin razı olmadığı bir projenin başarılı olma ihtimali neredeyse yoktur. Dolayısıyla Türkiye’nin Cenevre resti kendine özgü yeni bir yörünge tesis etmesi olarak yorumlandı ve bunun bedeli ödettirilmek isteniyor. Bu nedenle ABD ve AB Mısırda ki hadiseyi darbe olarak adlandırmayarak ve yeni hükümetle bizzat temas kurarak Türkiye’ye mesaj vermek istemektedirler.

Temennimiz yukarıda sıraladıklarımızın hiçbirinin olmamasıdır. Ancak küresel sistemin arzusu hilafına hareket etmek zannedildiği kadar kolay değildir. Hükümet bu anlamda ciddi bir risk almıştır.

Bu noktada gerek Mısır’ın, gerekse Türkiye’nin İslamcı ana damarının süreci iyi okuması ve ona göre yol haritası belirlemesi önemlidir. Çünkü İslamcılık Mısırda gerçekleşen darbeden sonra artık 200 yıllık edilgenliğinden kurtulmuştur.Bu darbe kısa vadede olumsuz gibi görünse de uzun vadede İslami hareketlerin daha da güçlenmesini sağlayacaktır.Vesselam…

 

Kamil ERGENÇ

Bu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız


AddThis
 

Yorum ekle