okumali

Site İçi Arama

Ziyaretçi İstatistikleri

mod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_counter
mod_vvisit_counterBugün845
mod_vvisit_counterDün527
mod_vvisit_counterBu hafta2018
mod_vvisit_counterBu ay12249
mod_vvisit_counterHepsi1839258

Zaaf ve İmkanlarıyla Türkiye'de İslamcılık-III

Bu süreçte önceki iktidar döneminde yaşananlarda göz önünde bulundurularak daha naif ve daha light diyebileceğimiz bir politika izlendi. Yıllardır sistemin tokadını yemiş olan İslamcılar bu süreçte teenni ile hareket ederek sistemin bünyesindeki curufları ayıklamayı ve daha şeffaf ve halkla barışık ,yani bu toplumun genetik kodlarında saklı olan değerleri ortaya çıkaran bir politika izlemeyi ve bunu yaparken de, en azından ilk dönemlerde, fincancı katırlarını ürkütmemeyi gaye edindiler.Sistemin gadrine uğramışlığın verdiği psikolojiyle Türkiye İslamcılığı  siyasal tecrübesini mümkün olduğu kadar Kemalist elitizmin zayıflatılması mücadelesine hasretti.Bu alanda da ciddi mesafe aldı denilebilir.

Fakat zamanla daha iyi anlaşıldı ki  seküler-ulusçu bir paradigma üzerine kur(dur)ulmuş olan T.C. devleti, iktidar her ne kadar İslamcı damardan geliyor olsa da ,temel argümanlarını,yani küresel ölçekteki meşruiyetini zedeleyecek adımları atmaya yanaşmıyordu.AB üyeliği süreci ve NATO konseptine olan bağlılık İslamcı iktidar döneminde de devam ettirildi.Küresel sermayenin ve batılı modern yaşamın tahakkümü daha da kavileşti.Liberal söylem artık İslamcılar tarafından da dillendirilmeye başladı.2002 de başlayan siyasal tecrübenin ilk dönemlerinde ciddi entelektüel destek veren liberal yazarlar, İslamcılar tarafından baş tacı edilmeye başlandı.Bu dönemde Sekülerlik bazı İslamcılar tarafından birlikte yaşama hukukunun gereği olarak lanse edilmeye başlandı.

Yaşanan siyasal tecrübenin hayattaki karşılığı İslamcı ideallerin zayıflaması olarak tebarüz etti.İslam devleti fikri artık dillendirilmemeye –böyle bir devlet modelinin olup olmadığı ayrı bir tartışmanın konusu.Burada dikkat çekmeye çalıştığımız konjönktürel savrulmadır-başladı.İslamcılık bu dönemde gittikçe sağcılık/muhafazakarlık düşüncesine doğru evrildi. Artık İslamcı olarak değil sağcı veya muhafazakar olarak tanımlanmak daha popüler olmaya başladı .Bu süreç ister istemez iktidarda olmanın sonucu olarak ulus devletin kutsallarına sarılmayı ve hatta bazı zamanlarda bu kutsalları müdafaa etmeyi beraberinde getirdi.İslamcılığın en önemli vasfı olan ümmetçi çizgi bu süreçte misakı millici argümanları gündemleştirmeye başladı.İktidarın kaybedilmemesi ve gadrine uğranılan laik Kemalist güruhun yeniden iktidar olamaması için laik/seküler paradigma yeniden yorumlanarak  yanı başımızda sosyal değişimler yaşayan Müslüman komşularımıza da tavsiye edilir hale geldi.

Emevilerden beri cari olan iktidarın kendine has zenginler topluluğu oluşturması realitesi bu süreçte de kendisini göstermiş; vaktiyle İslamcı damardan beslenen bir zenginler taifesi oluşturulmuştur. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Fransız kültürünün etkisi altındaki laik elitlerin Türkiye’yi modernleştirici misyonuna benzer bir pozisyonu bu kez muhafazakar modernlik anlayışı oluşturmak için bu dönemde iktidar tarafından semirtilen muhafazakarlar gerçekleştirmeye başlamıştır. Artık muhafazakar moda oluşturulmuş ve laik elitlerin karşısındaki birikmiş eziklik duygusu kendisini tatmin edecek arayışlara girmişti.Her yaşam tarzı kendisini meşrulaştıracak argümanlarını üretir fehvasınca, muhafazakar-bir zamanlar İslamcı-taife yaptıklarına ‘’Allah nimetini kulunun üzerinde görmek ister ‘’hadisiyle meşruiyet kazandırdı.

Tüm bu realiteler İslamcılık fikriyatının kendisini yeniden sorgulama sürecini de beraberinde getirdi. Vaktiyle toplumun değişim/dönüşümü için iktidar olmak lazım düşüncesini müdafaa edenler iktidar olmanın yetmediğini, çünkü iktidarına talip olunan sistemin batıl bir zemine dayandığı ve bu nedenle eğri cetvelden doğru çizgi çizmesini beklemenin yersiz olduğunu görmüş oldular. İktidarın kitleler üzerindeki tesir gücü elbetteki yadsınamaz.Ancak devletin temel argümanlarını tartışmaya açmadan,islamı  folklorik bir değer olarak değil tanzim edici bir değerler sistemi(ed-din) olarak yaşanılır kılma cehti göstermeden ne kadar iktidar olunursa olunsun değişen çok fazla bir şey olmayacaktır.

Bu bağlamda tüm bu yaşananların genel kanaatin aksine İslamcılığın aleyhine değil lehine olduğunu ifade etmek gerek.Bu zaviyeden olmak üzere İslamcılık;

1-Entelektüel anlamda son 10 yılda ciddi zaafiyetler yaşamasına rağmen gelinen nokta itibariyle kendisini dinamize edecek potansiyele sahiptir

2-Siyasal tecrübesini iktidarla taçlandırmış ve fakat iktidarın batıl bir zemin üzerinde olmasından dolayı gerçek anlamda-tabandan tavana doğru- bir inkılabın gerçekleşmesine mani olduğunu görmüştür.

3-Modern ve küresel tahakkümle mücadele etmek için ancak İslam’ın (ed-din) olarak tanzim edici ve hayatın her vechesinde belirleyici olan özelliğini hakim kılmaktan geçtiğini fark etmiştir.

4-Küreselleşme sürecini yakinen müşahede etmiş, bu zamanda sadece kendi dar bölgesinde/çevresinde değil tüm dünyada özne olacak bir düşüncenin ve bu düşünceyi pratize edecek hayatın taşıyıcısı olması gerektiğini;bu nedenle ufkunun ulusçu/millici argümanlarla sınırlanmaması gerektiğini idrak etmiştir.

5-Küresel sistemin temel unsurları olan NATO,AB,İMF,BM gibi örgütlenmelerin son kertede batılı modern hayat tarzının taşıyıcısı olduğunu;demokrasi,liberalizm,laiklik gibi kavramların arzu edilen batılı hayat tarzını oluşturmak için bir sıçrama tahtası olarak kullanıldığını görmüştür.

6-Kendi kavramlarını özgürleştirmeden,kavramlarına hayatiyet kazandırmadan ve ana referanslarının kavramsallaştırmalarını gündemleştirmeden, aparma kavram ve düşüncelerle yeni bir dünyanın sözcüsü olamayacağını  ve Batı tandanslı kavramlardan inhiraf etmeden dünya insanlığına muştulayıcı olamayacağını görmüştür.

Umudumuzu kaybettiğimiz an bittiğimiz andır.Bize hayır gibi gelen şeylerde şer,şer gibi gelen şeylerde hayır olabilir.Anlamlı çabalar ve keşkesiz bir hayat yaşama cehdinde olmak mecburiyetindeyiz.Vesselam….

 

 

Kamil ERGENÇ

Bu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız


AddThis
 

Yorum ekle