Bilince dönüşmeyen bir bilgi kof bir bilgidir.Eyleme dönüşmeyen bilinç uzun vadede kişiyi özgüven bunalımına ve bilinç düzeyine çıkardığı bilgisine karşı lakaytlığa sürükleyecektir.Sahih bir bilinç ancak sahih bir bilgilenmeyle mümkün olabilir.Sahih bir eylem ise sahih bir bilinçten tezahür edebilir.

Bügün bilgi düzeyinde değil fakat bilinç  düzeyinde ciddi krizler yaşanmaktadır.Bilgiye ulaşım hiç olmadığı kadar kolay olmasına rağmen ulaşılan bilgi bilince dönüşememektedir.Her şey bir tık uzakta olmasına rağmen nemelazımcılık egemenliğini perçinlemektedir.Rafine edilmemiş,denetlenemeyen bilgi bombardımanına maruz kalındığından anlık tepkiler ve günübirlik kanaatler oluşmaktadır.İnsanlar kalpleri ve zihinleri arasındaki zıtlığın ortaya çıkardığı travmalar yaşamaktadırlar.Kalbi olarak kabul ettiği bir çok şeyi zihnen reddetmekte ve eylemselliğini, kalbiyle arası açık olan ,bu zihin üzerine kurmaktadır.

Akıl modern argümanlarla donatıldığından irfani ve hikemi yön ıskalanabilmektedir.İlahi menşeli olanın aklı kısırlaştıracağı ve insanı bu dünyadan kopuk ,adeta bir ruhban haline getireceğine olan inanç, modern argümanlara sığınmanın gerekçesini oluşturmaktadır.Hayatı anlama ve anlamlandırmanın tek ölçütü maddi tezahürler olduğundan, maddi olana taalluk etmeyen her şey itibarsız ve kabulü mümkün olmayan şeyler olarak nitelendirilmektedir.Modern dünya ve argümanları ,insanın aklını herhangi bir iradeye-buna ilahi irade de dahil-refere etmeden kendi doğrularını oluşturabileceği fikriyatına dayanır.Modern dünya aklı putlaştırma cehtindedir.

İlahi olanın insanın özgürlüğüne muhalif olduğu anlayışı modern olanın temelini teşkil eder. Modern zihnin inşasında önemli bir arka plan olan mitoloji kültürüne bakıldığında bu durum çok bariz olarak kendisini gösterir. Mitolojideki Prometeus karakteri insanların özgür olmamaları için tanrılar tarafından saklanan bilgi ateşini tanrılardan çalarak insanlara ulaştırdığı için işkenceye uğrayan bir tiptir. Bugün modern olan kendisini ağırlıklı olarak bu paradigma üzerine ,yani tanrısal olanla savaş paradigmasına, göre tanımlamaktadır.

İslam tevhidi dünya görüşü gereği bütün bir benliği inşa eden değerler sisteminin adıdır.İslam’ın dünya görüşünde din ve dünya ayrı olarak telakki edilemez.Maddi-manevi,özel-kamusal,dünyevi-uhrevi v.s ayrımlar tevhid eksenli bir hayat algısı inşa eden İslam’ın onayladığı ayrımlar değildir.Hayatı bütün vecheleriyle inşa eden, mensuplarına da muvahhidçe-tevhidi hayatlarının her zerresine nüfuz ettirerek-yaşamayı salık veren mükerrem ve muazzez bir dindir İslam.Hıristiyanlıkta olduğu gibi tanrının hakkı ve Sezar’ın hakkı gibi bir ayrım söz konusu değildir.

Kendisine şahitlik yaptığımız çağ müslümanlar için çok çetin imtihanları bünyesinde barındırıyor. Modern olarak tanımlanan bu çağın ,dini olanı sadece manevi bir tatmin vasıtası olarak algıladığına şahitlik ediyoruz.İnsanın hayatının tüm vecheleri modern dünyanın argümanlarıyla tanımlandığından, din dili ötekileştiriliyor veya terörize ediliyor.Müminlerin birbirlerine karşı sorumluluklarının bir ifadesi olan marufu emretme ve münkerden nefyetme ameliyesi ‘mahalle baskısı’ yada özgürlüğe müdahale olarak algılanabiliyor.

Kur’an’ın nazil olduğu ramazan ayını idrak ettiğimiz şu günlerde, bütün bir benliğimizi modern olanın kirlerinden arındırarak özgün ve özgür bir İslami kimliği temsil etme ve takvayı hayatın tam orta yerinde yaşayarak mabetlere endekslenmiş ve giderek showlaştırılan,araçlaştırılan,hayatın dışına itilen,yalnızca ihtiyaç halinde başvurulan bir manevi tatmin vasıtası haline getirilen/getirilmeye çalışılan dini/islamı bir hayat tarzı olarak mücessemleştirmek ile mükellefiz.

Kamil ERGENÇ

Bu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız